Blog

Steelcase’den Ofislerinizde Kişisel Alanlar Yaratan Akustik Çözüm: Officebricks Acoustic Pods

Steelcase tasarımı Officebricks Acoustic Pods, çalışma alanları içerisinde yüksek ses yalıtımına sahip modüler kapsül sistemleriyle cezbedici kişisel alanlar yaratıyor.

İş Yerinde Arzulanan Mahremiyet

Günümüzde çalışma alanlarında yaygınlık gösteren açık plan anlayışıyla beraber gelen kapalı ve kişisel alanlara duyulan ihtiyaç giderek artıyor. Dünya üzerinde 30’dan fazla müşteriyle yürütülen araştırma sonuçlarına dayanarak Steelcase; duyulan ihtiyaçlara, ofis içindeki programlanmaya ve arzu edilen organizasyon düzenine göre 1:6 ile 1:10 oranları arasında değişen kişisel özel alanlara yer verilmesini öneriyor. Officebricks Akustik Kapsülleri çalışanlara arzu ettikleri kişisel alanları sunarak kalabalık insan topluluklarına hizmet eden mekânlarda en üst seviyede ses yalıtımı sağlıyor.

Konsantre Ol, Tercihini Yap ve Kontrol Et

Steelcase ve Microsoft işbirliğiyle 2017’de yapılan araştırmaya göre, çalışanların %85’i konsantre olmakta güçlük çektiğini belirtirken, %86’sı ise üzerinde çalıştıkları görev tanımından hareketle nerede ve nasıl çalışmak istedikleri hakkında seçim ve kontrol haklarının olmamasından şikâyet ediyor.

Akıllı Tasarım

Officebricks Akustik Kapsülleri’nin montajı herhangi bir delme, yapıştırıcıyla birleştirme ve vidalama işlemine ihtiyaç duyulmadan hızlı ve kolay bir şekilde gerçekleştirilebiliyor. Söküm aşaması ise ofis alanının yeniden düzenlenmesine ve yerleşimine imkân tanıyarak kusursuz bir şekilde halledilebiliyor. ‘On Air’ işareti çalışanlara kapsülün aktif olduğunu belirterek gizliliğin korunmasına katkı sağlıyor.

Akustik Konforunuz için Tasarlandı

Lamine emniyet camı ve akıllı tuğla sistemlerinden imal edilen Officebricks Akustik Kapsülleri çift yönlü bir ses yalıtımı sağlıyor. Dış mekândaki sesler içeriye ulaşmazken, içerideki sesler ise dışarıya sızmadan görüşmeler gizliliğini koruyor. Düşük gürültülü havalandırma sistemi ise akustik konforunuza zarar vermeden sağlıklı bir iklim ve keyifli bir atmosfer yaratılmasına yardımcı oluyor.

İş tanımı, görev sorumluluğu ve yaratıcılık merkezinde yürütülen ‘mahremiyet’ odaklı araştırmadan hareketle Steelcase; iş yerinizin yerleşim planına bağlı kalarak akustik konforunuzu artırmak amacıyla kilit tasarım prensiplerini bünyesinde barındıran farklı planlama yaklaşımları tanımlıyor. Doğru düzenleme biçiminin seçimi uygulanacak kuruluşun iş kültürü, iş gücü hareketlilik düzeyi, iş takip süreci, protokolleri ve mevcut gayrimenkul yatırımları gibi farklı etmenlere bağlı olarak değişkenlik gösteriyor.

Yüksek Performans Garantisi

Avrupa menşeili bileşenleriyle Almanya’da üretilen kapsüller; sensör aktivasyonlu ve düşük gürültülü havalandırma sisteminin yanında 35 dB üzeri akustik performansıyla kendi muadilleri arasında piyasanın zirvesinde bulunuyor.

 

İş Yerinde İnovatif Sistemler

İş Yerinde İnovatif Sistemler

Interface tarafından tasarlanan Merkez Üssü’nü konu alan blog yazımızın devamı niteliğinde olan bu yazımızda projenin sürdürülebilirlik ve inovasyon kapsamında sunduğu diğer gelişmelere değiniyoruz. Binanın inşasındaki karbon oranıyla verdiği mücadelenin yanında, Merkez Üssü projesi aynı zamanda süregelen su kullanımıyla ilgili de yeni çözüm önerileri getiriyor. Çatıda biriken yağmur sularını toplayan 15,000 galon hacmindeki yeraltı su tankı, her yıl 100,00 galon su depolama performansına sahip. İşlenebilir nitelikte olup içilmeye müsait olmayan su, sifon armatürlerine aktarılmak veya çatıdaki yeşil alanları sulamak gibi farklı işlevlerde kullanılıyor.

Geliştirdiği yeni teknolojisiyle enerji tasarrufu kapsamında sektöre önemli bir ivme kazandıran HVAC soğutulmuş kiriş sistemleri de Merkez Üssü’nde inovasyon amaçlı kullanılan sistemler arasında yer alıyor. ABD’de henüz yaygın olmayan bu sistem, yüksek sıcaklıkta nem kontrolü sağlayarak kullanıcı konforunu artırmak gibi pek çok avantaj sunuyor. İlaveten, daha az kurulum alanı gerektirdiği için yüksek tavan aralıklarına ve daha geniş depolama alanları elde etmeye olanak tanıyor.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Integral Group bünyesindeki Integral Consulting Engineering, the Atlanta Studio yöneticilerinden Stanton Stafford, Interface ile yaptıkları işbirliğini şöyle özetliyor: ‘’ Interface ile çalışırken, yeni genel merkezlerinin kurumsal kimlik kapsamında sürdürülebilirlik alanında taşıdıkları lider çizgilerini yansıtmasını odak noktamız edindik.’’  Stafford, Interface ile ortaklaşa güttükleri çalışma prensiplerini detaylandırmaya devam ediyor: ‘’Geliştirdiğimiz çözümler çerçevesinde Interface ekibinin beklentileri ekonomik gerekçelerden fazlasını içeriyordu. Enerji ve su tüketimi analizlerini takiben, su toplama tankı ve soğutulmuş kiriş sistemleri gibi firmanın hedefleri doğrultusunda fayda sağlayacak seçimler yaptık.’’

Yeşile Geçiş

Çevre bilinci gelişmiş bir çalışma alanı yaratma prensibi çalışanlarına ve ziyaretçilerine farklı ulaşım opsiyonları sunmayı da beraberinde getiriyor. Interface yeni lokasyonunu toplu taşıma araçlarına (MARTA) oldukça yakın bir mesafede konumlandırarak, daha konforlu bir bisiklet sürme deneyimi için depolama alanları ve duş üniteleri gibi diğer imkânları da sunuyor. Çalışanlar ve ziyaretçiler de bu durumu fırsata çevirerek toplu taşımanın genel merkeze yakınlığından faydalanıyor.

İnsanların ve Gezegenin Yararına

Interface, kendi genel merkezleri ve müşterileri için tasarladığı diğer binalarda olduğu gibi, Merkez Üssü projesinde de pozitif mekânlar yaratma misyonundan ödün vermiyor. LEED Platinum sertifikası ve WELL standartlarını karşılamayı hedef edinen yeni genel merkez, sürdürülebilirlik hassasiyetini ve çalışan konforunu entegre ederek tek bünyede topluyor.

Yeşil binaların derecelendirilmesinde Dünya çapında en yaygın kullanılan sistem olan LEED;  insanların, yaşadığımız gezegenin ve ticari kuruluşların ortak yararı için, binaları kaynak verimliliği, performans yüksekliği, sağlık koşulları ve maliyet etkinliği hususlarında onaylayan bir değerlendirme mekanizması görevini üstleniyor. WELL standartları ise sağlık koşullarını daha bütüncül bir yaklaşımla ele alarak, insan sağlığı konusunda gelişmeler kaydetmek için tasarım, işleyiş ve çalışma tarzı hususlarını ehlileştirmeyi amaçlıyor.

Çeşitli zorluklarla ve kısıtlamalarla karşılaşmasına karşın, Merkez Üssü projesi yenileme kapsamında yaptığı bilinçli seçimlerle LEED ve WELL standartlarını karşılamayı başarıyor. Örneğin, toplu taşımaya yakın mesafede olmak LEED kıstaslarını desteklerken, beraberinde getirdiği gürültü problemi WELL standartları için sorun teşkil ediyor. Bu çelişkili durumun üstesinden gelmek için, Interface kalın camlarla yalıtılmış dış cephesiyle binanın akustik ihtiyaçlarına cevap veriyor.

JLL, Perkins+Will, MSTSD ve Parkside Partners gibi firmalarla yaptığı  ortaklık sonucu Interface, sürdürebilirlik ve sağlık doğrultusundaki hedeflerinde başarıya ulaşırken, aynı zamanda çalışanları ve müşterilerinin fayda sağladığı fonksiyonel bir mekan elde ediyor.

Temel İlkelere Dönüş

2015 yılında Interface, sürdürülebilirlik doğrultusundaki hedeflerini üretim fazından ileriye taşımak için konsept bazında fikirler üretmeye odaklandı. Merkez Üssü projesi ise geçmişte temelleri atılan sürdürülebilirlik ekseninde çalışanlara, partnerlere ve ziyaretçilere ithaf edilmiş bu idealin hayat bulmuş hali olarak karşımıza çıkıyor. Arka planında uzun yıllardır planlanan bir odak noktası taşıyan bu proje, Interface’in yaşadığımız gezegeni yenileme ve daha yaşanılabilir bir hayat kurgulama farkındalığının altını çiziyor.

Bu doğrultuda Interface, gelecekte de çevresel dönüşümde farklılıklar yaratmak ve faydalı bir iz bırakmak adına endüstriyel bazda sağladığı olanaklarla sürdürülebilirlik eksenindeki çalışmalarını perçinlemeye devam edeceğinin sinyallerini veriyor.

Interface Tarafından Tasarlanan Sürdürülebilirlik ve İnovasyon Üssü

Interface; yeni genel merkezlerini inşa ederken sadece kullanıcıları, tasarımcıları ve çalışanları için değil, aynı zamanda yaşadığımız gezegen için de fayda sağlamayı kendine prensip edinmiştir. Herkes için daha iyi bir gelecek sağlama düşüncesinden yola çıkarak, blog serilerimizde Interface’in global ölçekteki yeni genel merkezlerinin tasarım ve inşa anlamında sürdürülebilirliğe verdiği önceliğe odaklanıyoruz.

Şehrin İçinde Orman

Midtown, Atlanta, ABD’de konumlanan Interface’in yeni genel merkezi, şehrin bitki örtüsünü yeniden canlandırmak gayesiyle aldığı genel merkezlerde ‘yeşil’ bir cephe yaratma kararına bağlı kalıyor. Firmanın ‘Orman Misali Bir Fabrika’ metodolojisine atıfta bulunan binayı yeşil bir cepheyle sarmalama fikri, sürdürülebilirlik ve üretkenlik kapsamında yeni adımlar atmak için yerel ekosisteme ilham kaynağı oluyor.

Binanın Kuzey ve Doğu cephelerini sarmalayan geri dönüşümlü polyester örtü, beyaz renkte transparan bir orman kimliğine bürünüyor. Sonuç ürünü olarak ortaya çıkan ve biyofilik tasarımın kilit noktalarından biri olan çalışma alanlarına doğal ışık alabilme yetisi, aynı zamanda Güneş ışığından kaynaklanan ısıyı düşürerek enerji tasarrufuna katkı sağlıyor.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

En Aza İndirge, Yeniden Kullan, Geri Dönüştür

Interface’in CEO’su Jay Gould, sürdürülebilir yapıların yeniden kullanım ve geri dönüşümle ilişkisini şu sözleriyle ifade ediyor: ‘’En iyi yapı var olan mevcut yapıdır.’’

Inerface; stratejik olarak genel merkezlerini, 1280 W. Peachtree’de konumlanan ve 1950’lerden kalan mevcut ofis binasını  restore ederek birer yeniden kullanım projesine çevirmeye karar verdi.  Günümüzde binalar oldukça ‘yeşil’ ve enerji tasarruflu inşa edilebilmesine rağmen, içerdiği karbon oranı sebebiyle hala yeni yapılanmış bir binanın çevreye verdiği negatif etkileri ortadan kaldırmak 10-80 yıl arası bir süre alıyor.

11 ay süren yenileme projesi kapsamında:

  • 46 ton beton ve 20 ton çelik olmak üzere, depolama sahasından toplanan atıkların %93’ü yeniden değerlendirildi.
  • Yeniden kullanılmaya elverişli 50 parça Atlanta’da bulunan ve kar amacı gütmeyen Bina Yaşam Döngüsü Merkezi’ne bağışlandı.

LEED sertifikasıyla uygulanan yenileme projesi sonrası Merkez Üssü’nün performans verileri, su ve enerji tasarrufu kapsamında planlananları tasdik eder nitelikteydi:

  • Yağmur sularının toplanmasıyla su kullanımında %78 oranında tasarruf edildi.
  • Yönetmeliğe uyumlu binalara kıyasla enerji kullanımında %50 oranında tasarruf edildi.

Binanın barındırdığı önemli bir özellik olarak, içerisinde bulunan geri dönüşüm ve gübreleme santralleri çalışanlara günlük alışkanlıklarının sürdürülebilirlik alanındaki misyonumuza nasıl katkı sağladığını deneyimleme imkânı sunuyor.

 

Kaynak: https://blog.interface.com/en-uk/base-camp-designed-sustainability-innovation/

Londra Biyofilik Rehberi

Interface’in “Güzel Düşünme” projesi kapsamında hazırladığı Londra Biyofilik Rehberi’ne daha yakından bakıyoruz.

Bu rehber ile şehre özgü ve doğadan ilham alan projeleri keşfetmeye başlayabilirsiniz. Başkentte bulunan biyofilik tasarım yaklaşımlarını vurgulayan rehber, doğadan ilham alan tasarımları örnekleyen çeşitli binaları ve açık alanları bir arada gösteriyor. Küçük şehir parklarından ofislere, mağazalardan otellere doğru uzanan bu keşif rotası size rahatlama ve enerjinizi yenileme fırsatı veriyor.

Rehberde yer alan 22 nokta RIBA Journal okuyucuları tarafından seçildi ve rehber biyofilik tasarım uzmanı Oliver Heath, Open City yöneticisi Rory Olcayto ve Interface küratörlüğünde hazırlandı.

Londra Biyofilik Rehberi‘ni buradan indirebilirsiniz.

Steelcase ile Geleceğin Ofisi

Steelcase tasarım ekibinden Patrick Jouin & Manku ve HENN architects ideal bir çalışma ortamı oluşturmak için bir araya geldi. 200’den fazla uluslarası çalışanı bulunduran Steelcase’in yeni ofisi LINC firmanın tasarım anlayışını ziyaretçilerine yansıtacak.

LNC yeni keşifler sunmayı ve yaratıcı fikirler için ilham verici bir ortam sunmayı hedefliyor. Projenin tasarımcıları 14,400 metrekareye yayılan yeni ofisin üretmek ve yeni tasarımlar yaratmak için çok uygun bir zemin sunduğunu vurguluyor.

Kaynak: designboom

 

 

 

 

SelgasCano Richard Rogers’ın Eski Ofisini Yeni bir Çalışma Alanına Dönüştürdü

İspnayol mimarlık ofisi SelgasCano daha önceden Richard Rogers’ın ofis olarak kullandığı ve 1960’ların ünlü filmi Blowup çekildiği binayı SecondHome firması için bitkilerle dolu yeni bir çalışma alanına dönüştürdü.

Burası SelgasCano’nun Londra merkezli firma SecondHome için tasarladığı üçüncü proje oldu. Proje girişimciler ve yaratıcı topluluklar için verimli bir çalışma ortamı sağlıyor.

Özel bir geçmişe sahip olan bina, SelgasCano tarafından özenle restore edildi. Önemli detayları korunan binanın çatı katında eski işlevini hatırlatan bir fotoğraf stüdyosu da bulunuyor. Yeni çalışma alanları yaklaşık 600 metrekarelik bir alana yayılıyor. Yapı içerisindeki stüdyolar küçük gruplara ve maksimum 8 kişinin bir arada çalışacağı bir düzene göre tasarlandı.

Yapının içinde 35 ağaç ve birçok küçük bitki yer alıyor. Cam duvarlar özel ofisleri birbirinden ayırıyor ve toplantı salonları zemin katta yer alıyor.

Kaynak: dezeen

Bir Sürdürülebilir Tasarım Prototipi: Ulusal Singapur Üniversitesi S4DE Binası

Serie Architects ve Multiply Architects birlikte tasarladığı Singapur Üniversitesi S4DE (The School of Design & Environment 4) binası sıfır-enerji tüketen bir yapı. S4DE binası Singapur’daki sıfır-enerji yapılarının ilk örneklerinden.

S4DE binası 1500 metrekareden fazla alana yayılıyor ve içinde stüdyo, atölye, araştırma merkezi, kafe ve kütüphane gibi birimleri barındırıyor. Londra merkezli mimarlık ofisleri Serie Architects ve Multiply Architects tarafından tasarlanan yapı, 2013’te kazanılan bir yarışma sonrasında projelendirildi. 6 katlı ve çok işlevli olan yapı yarışmanın ardından Singapur hükümetiyle ortak yürütülen bir sürec içinde planlandı. Binanın yeşil tasarımı kullancılarını tasarıma, sürdürülebilirliğe ve eğitime teşvik etmeyi hedefliyor.

Projenin esnek tasarımı dış ortamla doğal bir ilişki kurulmasını sağlıyor. Projenin tasarımcıları, kapalı alanları ve geniş terasları birlikte kurguluyor. Merdivenler ve koridorlar doğanın içinde akışkan bir hareket yaratıyor.

Kaynak: dezeen

Güzel Düşünme: Londra Projesi

Biyofili insanları doğaya yaklaştıran, onların üretkenliklerini arttıran ve iyi hissettiren mekanları tasarlanma disiplinidir. Interface ise mimarlara ve tasarımcılara farklı düşünmeleri, tasarımlarında doğanın gücünü ve biyofilik tasarım kurallarını uygulaması konusunda ilham vermeyi amaçlamaktadır.

Interface, biyofilik tasarımının pozitif etkilerini öne çıkararak dünyayı değiştirecek bir düşünce tarzını birçok insana göstermeyi planlamaktadır – güzel düşünme.

Interface dünyayı güzel düşünce ile değiştirme çalışmasına ilk olarak Londra’dan başlamıştır.

İngiltere’nin başkenti olan Londra’nın en ilham verici biyofilik noktalarını keşfetmek için hazırlanan rehbere aşağıdaki link üzerinden ulaşabilirsiniz.

Londra Biyofilik Rehberi‘ni indirmek için tıklayın.

 

 

İnsan Doğası-Ofisiniz İçin Elle Ahşap Seçimi Yapan Kişiyle Tanışın

Mark Schild, Steelcase ürünlerinde kullanılan ahşabın malzeme kalitesini ve niteliklerini anlamamız için bize kısa açıklamalarda bulundu. Mark, Steelcase mobilyalarında kullanılan ahşabın seçiminden ve satın almasından sorumlu. Bu sene Steelcase ürünlerinde kullanılan ahşabın yaklaşık %85’i Mark tarafından milyonlarca metrekare arasından seçildi. Kendisi, ürün standartları konusunda uzman ve kullanıcının ne talep ettiğini ne istediğini çok iyi biliyor. Mark için bu bir aile işi. Michigan, Kentwood’daki Steelcase ahşap tesisinde çalışan beş aile üyesinden biri olan Mark ahşaba olan ilgisini şöyle anlatıyor:

“Ahşabı seviyorum. Ahşap tam olarak doğanın bir parçası ve bana çok daha sıcak geliyor. Malzemenin doğal olup olmadığını anlamanız için sadece tırnağınızla bile ona dokunabilirsiniz. Küçük bir test yeterli.”

 

 

 Ahşabı nasıl seçiyorsunuz?

Ormandan ofise uzanan süreçte ahşabın seçimi daima zor ve karmaşık bir iş olmuştur. Ormancı ağaçları keser ve yere hizalar. Daha sonrasında kamyona yüklenen ağaçlar işlenmek üzere atölyeye getirilir ve Mark sürece burada dahil olur. Ağaçların renklerine ve dokularına bakarak onların karakterlerini analiz eder. Çevredeki değişkenlerden etkilenmeden ahşabın doğasını keşfetmek en zor işlerden biridir. Bu süreçte Mark ile birlikte çalışan arkadaşları ahşabın en doğal halini yansıtmak için özel bir kamera ve ışık kaynağı kullanırlar.

Bugünün ahşap trendi nedir?

Mark’a göre bugünün trendi temiz, modern ve açık renkli ahşaplar. 15 sene öncesinde ise koyu ceviz ve kiraz renkleri tercih ediliyordu. İnsanlar artık ahşabın doğal rengini ve onun bütün güzelliğini görmek istiyorlar. Mark’ın işini zorlaştıran ve bir yandan da zevkli kılan kısım bu. Mark bazen müşterilerle birebir olarak iletişime geçiyor ve onların en doğru rengi bulması için onlara yardımcı oluyor.

Beyaz meşe renginin bu sıralar en çok tercih edilen renk olduğunu belirten Mark, bu tür ahşabın sadece ofislerde değil birçok mekanda tercih edildiğini de ekliyor.

Ahşap seçiminde ilişkiler neden önemlidir?

Kalite standartlarına uygun ahşap seçme işi Orman İdare Kurulu ile Steelcase arasında öenmli bağlantıları gerektiriyor. Mark da müşterilerine en kaliteli ürünü sunabilmek için bu ilişkilerin önemine ve güvenlirliğine odaklanıyor ve sözlerini şöyle noktalıyor.

“Müşteriler giderek ne istediğini daha iyi biliyor. Kendileri için en kaliteli ve en özel olanı talep ediyorlar. Ve biz müşterilerimizin beklentilerini karşılıyorsak, hepsi buna değer.”

 

 

 

Steelcase Ofislerinize Renk ve Rahatlık Katmaya Geliyor

Steelcase’in ödüllü tasarımlarından Brody ile hem kendinize ait izole alanlara sahip olacak hem de çalışma ortamınızı çok daha keyifli bir hale getireceksiniz. Steelcase Brody, tasarımı sayesinde dikkatinizi dağıtabilecek olası birçok durumdan sizi soyutladığı gibi, ergonomik çözümleri sayesinde de ihtiyacınız olan konforu sağlıyor.

Steelcase Brody vücudunuz için mükemmel konforu sağlıyor. Yüksek teknoloji ile tasarlanan Brody, sürekli şikayetçi olduğumuz sırt ve boyun ağrılarına da çözüm sunuyor. Laptop ve elektronik aletleriniz için yerleştirilen çalışma yüzeyi isteğinize göre ayarlanabiliyor.

Brody çalışma süreniz boyunca sizin için özel bir alan ve mahremiyet yaratıyor. Sürekli dağılan dikkatinizi toparlayabilmeniz için Brody size görsel olarak yalıtılmış bir çalışma ortamı sunuyor.

Brody, kalabalık alanlarda sizin için alternatif çözümler sunarak kullanım alanlarınızı çeşitlendirmenizde size yardımcı oluyor. Üniversite ve kütüphane gibi eğitim yapılarında farklı kullanımlara izin veriyor.

 

Doğadan Tasarım: Biyofilik Tasarım Pratiği – II

Birçok başarılı biyofilik tasarım örneği doğanın niteliklerinden ve özelliklerini kopyalamadan ilham alır. Biyofilik tasarım pratiği, tasarımın içerisindeki farklı stratejilerin doğayla uyumlu olarak yapılı çevreye uygulanmasını içerir.

Doğadan Tasarım: Biyofilik Tasarım Pratiği yazı dizimizin ikinci bölümünde doğayı inşa ettiğimiz yapılı çevrelerde yaşamanın yollarını üç farklı başlık altında inceleyeceğiz. Bu üç farklı başlık altında topladığımız biyofilik tasarıma ait 24 özellik ile mimarlık ve doğanın buluştuğu noktalara daha yakından bakacağız.

DOĞANIN DOĞRUDAN DENEYİMİ

  • Işık
  • Hava
  • Su
  • Bitkiler
  • Hayvanlar
  • Doğa Manzaraları ve Ekosistemler
  • Hava
  • Ateş

DOĞANIN DOLAYLI DENEYİMİ

  • Doğanın Görüntüleri
  • Doğal Malzemeler
  • Doğal Renkler
  • Doğal Işık ve Havayı Taklit Etmek
  • Doğal Şekiller ve Formlar
  • Doğayı Uyarmak
  • Bilgi Zenginliği
  • Zaman, Yaş ve Değişim
  • Doğal Geometriler
  • Biyomimikri

YER ve MEKAN DENEYİMİ

  • Manzara ve Dinlenme
  • Organize Karmaşıklık
  • Parça-Bütün Entegrasyonu
  • Geçiş Mekanları
  • Hareketlilik ve Yönlendirme
  • Kültürel ve ekolojik Yerleştirmeler

 

Casper™ Cloaking Technology ile Tanışın!

Modern dünyada mekan tasarımlarını özgürleştirecek bir buluş! Ekran görüntülerinin dışarıya ulaşmasını engelleyen teknolojik camlarla tasarlanan Casper™, mahremiyet gereksinimine cevap verirken, ışık alabilen çalışma alanları da oluşturan eşsiz bir kapalı mekan teknolojisidir.

“You have to see it to believe it!” diyor ve sizi Promo Videosuna yönlendiriyoruz!